26 Mayıs 2011 Perşembe
Sinop Nüfus ve Yerleşim
Sinop Nüfusu Sinop Yerleşimleri
1997 Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre, Sinop İlinin toplam nüfusu 214 925'tir. 2000 Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre, Sinop ilinin toplam nüfusu 227. 933'tür. Nüfus büyüklüğüne göre 70. sırada (80 il içinde) yer alan Sinop ilinin yıllık nüfus artış hızı %-29,54'tür.
Nüfus sıralamasına göre ilçeler Boyabat, Durağan, Ayancık, Gerze, Türkeli, Erfelek, Dikmen ve Saraydüzü'dür.
Ekonomik koşullarının yetersiz olması nedeniyle Sinop'tan sürekli olarak il dışına göç olmuştur. 1960 yılından sonra başka illere ve yurt dışına yönelen göç hareketi il nüfusunun gelişimini olumsuz yönde etkilemiştir.
Sinop'ta doğurganlık düzeyinin düşük olması da il nüfusunun yavaş gelişmesinde önemli bir etkendir.
Karadeniz sahil şeridindeki Merkez, Ayancık, Gerze ile Türkeli ilçelerinin köylerinde dağınık bir kırsal yerleşme özelliği göze çarpar. İç kısımlardaki Boyabat ve Durağan ilçelerinin köylerinde ise toplu yerleşme örneği görülmektedir.
Sinop ilinin yerleşme düzenini; il topraklarının denizde olan doğal ve ekonomik ilişkileri, dağların ve ormanların kümeleniş biçimi belirler. Ekonomik kaynaklarının sınırlı oluşu, iç kısımlarla olan ulaşım bağlantılarının zayıflığı, kıyı kesimindeki yerleşmelerde nüfusun gelişimini olumsuz etkilemektedir.
25 Mayıs 2011 Çarşamba
Sinop Coğrafi Durumu, Yapısı
Sinop'un Coğrafi Yapısı
Sinop, Karadeniz'in kıyı şeridinin kuzeye doğru en çok sivrilerek uzanmış bulunan Boztepe Burnu ve Yarımadası üzerine kurulmuştur. 41o 12' ve 42o 06' kuzey enlemleri ile 34o 14' ve 35o 16' doğu boylamları arasında yer alır.
İlin yüz ölçümü 5862km2 olup il bu yüz ölçümüyle %0.8'inin kaplar. Batısı Kastamonu, güneyi Çorum, güneydoğusu Samsun ilçeleri, kuzeyi ise Karadeniz ile çevrilidir. 475 km. uzunluğundaki sınırlarının 300km. si kara, 175 km.si ise deniz kıyısıdır.
Dağlar
İldeki yeryüzü şekillerinin ağırlıklı bölümü oluşturan dağların yükseltileri pek fazla değildir. Sinop genel olarak engebelidir. Karadeniz kıyılarından iç kısımlara doğru görülür. derecede yükselme vardır. Yüksek dağlar, daha çok doğuda ve kuzeybatıdadır. İlin doğu tarafını Kuzey Anadolu Dağları çevreler. Bu dağlar, Karadeniz kıyısına paralel uzanırlar. Bölgedeki dağlar sık, dik ve sert değildir. En yüksek dağın 2000 m. aştığı görülmez.
Ayancık = Çangal Dağı 1.065m, Zindan Dağı 1.750 m'dir.
Dikmen = Göktepe Dağı 1.200m
Gerze = Elma ve Köse Dağları 900 m'dir. Dıranaz 1.345 m'dir.
Boyabat = Elekdağı 1.400m'dir.
Yaylalar
Sinop yakınlarında yayla yoktur. Boyabat ve Gerze ilçeleri yayla bakımından oldukça zengindir. Durağan ve Boyabat'ta Mehmetli, Aluç, Marif, Güzdüzlü, Darıözü, Yaylacık, Uzunöz, Sakızlı, Bayat, Yassıalan, Gökalan, Buzluk yaylaları vardır. Gerze'de Altmışdört, Güdek oğlu, Avlağısökü, Kuzfındık, Çam altın yayla bulunmaktadır. Türkeli ilçesinde de Kurugöl yaylası bulunmaktadır.
Ovalar
Sinop'ta ovalar genellikle kıyı ya da ırmak ovalarıdır. Daha ziyade büyük düzlükler halindedir. En önemlisi Boyabat ovasıdır. Bu ovayı Gökırmak, Arım, Gazidere, Asarcık ovaları meydana getirir. Yüksek dağlar arasında uzanan bu ovalar çok verimli ve sulaktır. Gavur ovası da denilen karasu Ovası ile Akliman yöresindeki Aksaz ve Sarıkum ovaları kıyı ovalarıdır. Bu ovalar, yer yer bataklık durumundadır.
Vadiler
Sinop'ta Boyabat ve Durağan ilçeleri çevresinde yer alan ve Kızılırmak'ın kollarından olan Gökırmak vadisi dışında büyük vadi yoktur. Bununla birlikte küçük akarsularca açılmış çok sayıda küçük vadi vardır.
Bunlar il topraklarını engebeli hale getirmiş oluşumlardır. Gökırmak vadisinden başka Ayancık vadisi, Kabusu vadisi, Kanlıdere vadisi sayılabilir.
Akarsular
Sinop, yağışlı bir bölge olduğundan her tarafta çay ve derelere rastlanır. Bu akarsular, yağmur ve kar sularıyla beslenir. Sular yağmur mevsiminde çoğalır, dereler kabarır. Yaz aylarında azalır ya da kurur.
Çay ve nehirler ulaşıma elverişli değildir. Yatakları taşlı, akışları hızlıdır. Sulamada ve orman ürünlerinin taşınmasında yararlanılır. Hepsi Karadeniz'e dökülür.
Başlıcaları Şunlardır
Gökırmak : Kastamonu'dan çıkar. Daday'da Ballıdağ eteklerinden inen sular, Daday Çayı'nı oluşturur. Bu çay Taşköprü'nün Gölveren kesiminde Kastamonu'nun içinden geçen bir suyla birleşerek Gökırmak adını alır. Gökırmak Boyabat ovasını sular ve doğuda Kızılırmak'a karışır.
Kızılırmak : İlin güneydoğu sınırlarını çizer. Yurdumuzun en uzun nehri olan Kızılırmak, büyük kollarından Gökırmak'ı Sinop'tan alır.
Tepeçay : Sino'un Türkeli ilçesi ile Kastamonu'nun Çatal zeytin ilçesi arasında sınır oluşturur. Denize döküldüğü yerde hayli genişler.
Ayardın Deresi : 1.000 yükseltide Çatakgeriş Köyü yakınlarından doğar. Türkeli ilçe merkezinin hemen doğusundan denize dökülür. Uzunluğu 240 m kadardır.
Ayancık Çayı : Küre Dağları'ndan kaynaklanan çok sayıda küçük derenin birleşmesinden oluşmuştur. Uzunluğu 90km. kadardır, ilçe merkezinden denize dökülür.
Karasu Çayı : Küre Dağları'nda, Gündüzlü ormanlarından doğar. Uzunluğu 80 km'dir. Sinop'un 8 km. batısında denize dökülür.
Çakıroğlu Çayı : Dıranaz Dağları'ndan doğar. Gerze-Sinop arasında Çakıroğlu yöresinde denize dökülür. Denize döküldüğü yerde küçük bir delta oluşturur.
Kanlı Çay : Uzunöz Dağlarının eteklerinden doğar. Çok sayıda küçük kolu vardır. Çayağzı denilen yerde denize dökülür.
Göller
Başlıcaları Şunlardır
Sarıkum Gölü : Sinop yarımadasının batısında yer alan Sarıkum Gölü, il merkezine 21km. uzaklıktadır. Gölün uzaklığı 2km genişliği 750m'dir. ve alanı 400 hektardır. Deniz düzeyinde olan gölün suları kışın çoğalır, yazın azalır. Küçük akarsularla beslenen gölün fazla suları denize dökülmektedir.
Aksaz Gölü : Karagöl'ün kuzeydoğusunda yer alan Aksaz Gölü, denizle hemen hemen aynı düzeydedir. Yılın büyük bir bölümünde saz ve kamışlarla kaplı olan gölün yüzölçümü 200 hektardır. Yağışlı dönemlerde ise gölün suları denize ulaşır.
Karagöl : Akliman'a yakın bir bölgede Aksaz ve Sankum Gölleri yakınında yer alan deniz düzeyindedir. Yüzölçümü 80 hektar dolayındadır. Denize uzaklığı 40-50 m. kadar olan gölün suları kışın artar yazın ise göl kurur.
Sülük Gölü : Sinop Yarımadasının üzerindedir. Yükseltisi 210 m. dolayında olan Sülük Gölü, eski bir yanar dağ krateridir. Derinliği 1-2 m. dir. Yaz mevsiminde kurur.
Akgöl : Ayancık İlçesinin güneyinde Ayancık Boyabat yolunun 31km de, 4 km içeride yer alan Akgöl, çevresinde sık canı ormanlarının oluşturduğu çangal Akgöl ormanları içinde bulunmaktadır.
Bitki Örtüsü
Sinop yöresi, Karadeniz ikliminin bir özelliği olarak her zaman yağış aldığından orman ve bitki örtüsü ile kaplıdır. Ormanlar hem zengin hem de çeşitlidir. Çam, köknar, meşe, gürgen, kayın, dişbudak, karaağaç ve kavak başlıca türlerdir. Ağaç denizi olarak nitelendirilen Çangal Ormanları, Ayancık, Türkeli ve Boyabat yörelerini kaplar. Dıranaz, Göktepe, Soğuksu ve Elekdağı Ormanları da önemli doğal güzellikleri oluşturur, hem de ekonomik yönden büyük değer taşır.
Ormanların altında yaban menekşesi, çuha çiçeği, mayıs karanfili, küçük kırlangıç otu, ciğer otu gibi bitkilere de rastlanır.
Sinop yöresindeki bitki örtüsü, çok çeşitli ağaç türlerinden oluşmuştur. Kıyı şeridinde Akdeniz bitkileri de görülür. Meşe, defne, karaağaç, çınar, fındık, kızılcık, kayın, gürgen, karaçam ve sarıçamdan oluşan bitki örtüsü, yükseltinin 1.800 m. ye ulaştığı kesime kadar yayılır.
İlin güneyine doğru gidildikçe iklim kuraklaşmaya başlar. Bu kesimde kuzeydeki gür bitki örtüsünün yerini bozkır bitkileri alır.
Sinop, Doğu ve Batı Karadeniz iklim özelliklerinin içiçe geçtiği bir yöredir, ilde mevsimler arası sıcaklık farkları pek büyük değildir, ilin kuzey kesiminde Karadeniz iklim tipi görülür, güney kesimlerinde ise Karadeniz ikliminin etkisi giderek azalır. Burada yağışlar azalır, sıcaklık düşer ve bozkır ikliminin etkileri görülür.
Sinop il merkezinde yıllık sıcaklık ortalması 14 derece, en yüksek sıcaklık -2 derecedir. Yıllık nispi nem ortalaması %78'dir.
13 Şubat 2011 Pazar
Sinop Yöresel Yemekleri Tarifi
Yöresel Sinop Yemekleri
Yöredeki kültürel çeşitlilik beslenme biçimini de etkilemiştir. Beslenmede tahıl ürünleri ağırlıktadır. Kış sebzelerinin çokluğu da mutfağı zenginleştiren bir etmendir. Kestane, ayva gibi meyvelerden yemeklik olarak da yararlanılır.
Yörenin Yemekleri; nokul (üzümlü, cevizli, kıymalı, yoğurtlu), mısır tarhanası, kaşık çıkartması, keşkek yemeği, içi etli hamur (kulak hamuru), ıslama, mısır çorbası, pilaki, sirkeli pırasa, içli tava, katlama, kabak millesi, hamursuz tatlısıdır.
Bazı Yemekleri
Mısır Çorbası
Çorbalık mısır ve barbunya akşamdan soğuk suyla ıslatılır. Soğan kavrulur, kemikli et eklenir. Bu kavrulan karışıma ıslatılmış mısır ve barbunya da konur. Üzerini kapatacak kadar soğuk su eklenerek kısık ateşte pişirilir.
İçli Tava
Hamsiler ayıklanır, kılçıkları da çıkarılır. Diğer tarafta soğanlar kavrulur, pirinç eklenir ve pirinçle biraz kavrulur, pirinç eklenir ve pirinç de biraz kavrulur. Tuz, karabiber ve şeker de eklenerek üzerini kapatacak kadar su konularak pişirilir. Pilav suyunu çekince maydanoz, dereotu, nane konularak demlenmeye bırakılır. Sırtları unlanan hamsiler yağlanmış tavaya sırtları gelecek ve tavanın her yerini kapatacak şekilde dizilir. Dinlenmiş pilav bunun üzerine dökülür ve yerleştirilir. Kalan hamsiler pilavı tamamen kapatacak şekilde dizilir. Kısık ateşte çevire çevire pişirilir. Altı piştikten sonra ters yüz yapılarak üst tarafı pişirilir.
İçi Etli Hamur (Kulak Hamuru)
Yumurta, tuz ve suyla sert bir hamur yoğrulur ve pazılara ayrılır. Oklavayla yeterince incelikte açılır ve orta büyüklükte karelere bölünür. Karelerin içine kıyma, soğan, tuz ve karabiberden oluşan karışımdan konur. Üçgen şeklinde katlanarak uzun uçları bir araya getirilir. Katlanan mantılar kaynayan tuzlu suya atılır. Bir iki taşım kaynadıktan sonra pişip pişmediği kontrol edilerek tencerenin altı kapatılır ve yapışmaması için üzerine soğuk su dökülür. İki ayrı tabağa alınan mantılardan birinin üzerine sarımsaklı yoğurt, diğerine de ceviz serpilir.
Üzerlerine kızdırılmış tereyağ dökülür.
Nokul
Un,su, tuz karışımlarıyla kulak memesi yumuşaklığın da mayalı bir hamur yoğrulur. Orta büyüklükte pazılara bölünür, oklavayla açılır. Diğer tarafta ince doğranmış soğanlar yağla sararıncaya kadar kavrulur. Kıyma, karabiber ve tuzla içi hazırlanır. Açılan yufka yağlanır, üzerine hazırlanan içten bir miktar konup dağıtılır ve yufka içle birlikte rulo şeklinde yuvarlanır. Kızdırılmış ve yalanmış tepsiye nokullar döşenir ve pişirilir. İç malzemesi olarak üzüm ceviz karışımı ya da süzme yoğurt da konulabilir.
Yöredeki kültürel çeşitlilik beslenme biçimini de etkilemiştir. Beslenmede tahıl ürünleri ağırlıktadır. Kış sebzelerinin çokluğu da mutfağı zenginleştiren bir etmendir. Kestane, ayva gibi meyvelerden yemeklik olarak da yararlanılır.
Yörenin Yemekleri; nokul (üzümlü, cevizli, kıymalı, yoğurtlu), mısır tarhanası, kaşık çıkartması, keşkek yemeği, içi etli hamur (kulak hamuru), ıslama, mısır çorbası, pilaki, sirkeli pırasa, içli tava, katlama, kabak millesi, hamursuz tatlısıdır.
Bazı Yemekleri
Mısır Çorbası
Çorbalık mısır ve barbunya akşamdan soğuk suyla ıslatılır. Soğan kavrulur, kemikli et eklenir. Bu kavrulan karışıma ıslatılmış mısır ve barbunya da konur. Üzerini kapatacak kadar soğuk su eklenerek kısık ateşte pişirilir.
İçli Tava
Hamsiler ayıklanır, kılçıkları da çıkarılır. Diğer tarafta soğanlar kavrulur, pirinç eklenir ve pirinçle biraz kavrulur, pirinç eklenir ve pirinç de biraz kavrulur. Tuz, karabiber ve şeker de eklenerek üzerini kapatacak kadar su konularak pişirilir. Pilav suyunu çekince maydanoz, dereotu, nane konularak demlenmeye bırakılır. Sırtları unlanan hamsiler yağlanmış tavaya sırtları gelecek ve tavanın her yerini kapatacak şekilde dizilir. Dinlenmiş pilav bunun üzerine dökülür ve yerleştirilir. Kalan hamsiler pilavı tamamen kapatacak şekilde dizilir. Kısık ateşte çevire çevire pişirilir. Altı piştikten sonra ters yüz yapılarak üst tarafı pişirilir.
İçi Etli Hamur (Kulak Hamuru)
Yumurta, tuz ve suyla sert bir hamur yoğrulur ve pazılara ayrılır. Oklavayla yeterince incelikte açılır ve orta büyüklükte karelere bölünür. Karelerin içine kıyma, soğan, tuz ve karabiberden oluşan karışımdan konur. Üçgen şeklinde katlanarak uzun uçları bir araya getirilir. Katlanan mantılar kaynayan tuzlu suya atılır. Bir iki taşım kaynadıktan sonra pişip pişmediği kontrol edilerek tencerenin altı kapatılır ve yapışmaması için üzerine soğuk su dökülür. İki ayrı tabağa alınan mantılardan birinin üzerine sarımsaklı yoğurt, diğerine de ceviz serpilir.
Üzerlerine kızdırılmış tereyağ dökülür.
Nokul
Un,su, tuz karışımlarıyla kulak memesi yumuşaklığın da mayalı bir hamur yoğrulur. Orta büyüklükte pazılara bölünür, oklavayla açılır. Diğer tarafta ince doğranmış soğanlar yağla sararıncaya kadar kavrulur. Kıyma, karabiber ve tuzla içi hazırlanır. Açılan yufka yağlanır, üzerine hazırlanan içten bir miktar konup dağıtılır ve yufka içle birlikte rulo şeklinde yuvarlanır. Kızdırılmış ve yalanmış tepsiye nokullar döşenir ve pişirilir. İç malzemesi olarak üzüm ceviz karışımı ya da süzme yoğurt da konulabilir.
6 Şubat 2011 Pazar
Sinop Kronoloji Bilgisi
Sinop, Anadolu'nun kuzey yönünde uç noktası olan İnce Burun- Boztepe Burnu berzahında Kale-Şehir olarak kurulmuş doğal bir liman durumundadır. Tarih boyunca kale dışına pek taşmayan şehrin dış limanı fırtınalara açık olduğu halde, iç limanı rüzgarlarca kapalı konumuyla ve sakin deniziyle Güney Karadeniz'in en önemli limanıydı.
Tarih boyunca bu iç limanda, işlek bir ticaret ve tersane faaliyetleri yürütülmüştür. Sinop, Anadolu ile Kırım Yarımadası arasında deniz ticaretinde önemli bir rol oynamıştır. Kırım Yarımadası ile Sinop Yarımadası arasındaki mesafe açık ve müsait havalarda tam ortada bulunduğu zaman her iki tarafı da görebilme imkanı sağlar. Denizciler karayı kaybetmeden karşıdan karşıya Karadeniz'i geçebilirler.
Antik çağdan beri parlak ve yoğun bir ticari ve Kültürel yaşantıya sahip olan Sinop, bu niteliği Bizans, Selçuklu, Candaroğlu ve Osmanlı yönetimlerinde de sürdürmüş, ayrıca kale ve tersanesiyle bölgenini en önemli askeri üstlerinden biri olmuştur. Bu durumu Sinop Baskını'ndan sonra (Ruslar tarafından 1853'de) sonra kaybetmeye başlamıştır.
M.Ö 2200-2000 = Akaların Sinop'a gelişleri, ilk kurucuları sanılıyor.
M.Ö 1330 = Gaskaların Sinop ve çevresine egemen oluşları
M.Ö 1800 = Sinop'un bir ara Hititlerin faydalandığı bir iskan yeri oluşu
M.Ö 1344-1180 = Sinop'un zaman zaman Hitit kontrolüne girişi
M.Ö 1200-1180 = Hititlerin tarihten silinişi
M.Ö 1117-1090 = Asurluların Karadeniz'e çıkışları, Sinop'la ilgilendikleri sanılır.
M.Ö 676 = Sinop'a Friglerin egemen oluşları
M.Ö 676 = Frig Kralı Midas'ın Kimmerlere yenilişi ve kendisini öldürmesi
M.Ö 700-676 = Kimmerlerin Sinop'u başkent yapmaları
M.Ö 650 = Kimmerlerin tarihten silinmesi
M.Ö 690 = Sinop'un Milletlerin kolonisi haline gelişi
M.Ö 656-546 = Sinop'un Karadeniz'de Lidya'nın en önemli ticaret limanı oluşu
M.Ö 480 = Sinop'un bağımsızlığı ve ilk kez para bastırması
M.Ö 169-120 = Sinop'un Pontus krallığı başkent oluşu
M.Ö 70 = Sinop'un Romalılar eline geçmesi
M.S 1105 = Boyabat ve Durağan'ın Danişmentliler'in eline geçmesi
M.S 1204 = Sinop'un Trabzon Rum İmparatorluğuna bağlanması
M.S 1214 = Sinop'un ilk kez Selçuklular'ın eline geçmesi
M.S 1261 = Trabzon Rum İmparatorluğu'nun Sinop'u geri alması
M.S 1263 = Selçuklu ordusu ile Pervane M. Süleyman'ın Sinop'u Trabzon Rum İmparatorluğundan geri alması
M.S 1263 = Pervane M. Süleyman tarafından oğlu Mehmet'in Sinop'a kendisine naip ataması
M.S 1277 = P. Süleyman'ın oğlu M. Mehmet'in babasının öldürülmesi üzerine Sinop'ta hükümdarlığını ilan etmesi
M.S 1322 = Pervaneoğlu Gazi Çelebi'nin Sinop'ta ölümü ve kızının babası yerine geçmesi
M.S 1326 = Candaroğlu Süleyman Paşa'nın Sinop'u Candaroğulları beyliğine katması
M.S 1340 = Candaroğlu süleyman Paşa'nın ölümü
M.S 1340 = G. İbrahim'in Candaroğlu Bey'i oluşu
M.S 1345 = G. İbrahimbey'in ölümü
M.S 1366 = Celaaddin Beyazıt'ın (kötürüm) Candaroğlu beyi oluşu
M.S 1392 = Yıldırım Beyazıt'ın Kastamonu ve Gökırmak vadisini ele geçirmesi
M.S 1392 = Celaaddin Beyazıt'ın ölümü
M.S 1402 = İsfendiyar Bey'in değerli hediyelerle Aksak Timur'dan eski topraklarını istemesi
M.S 1431 = Padişah II. Murat'in Candaroğlu İbrahim'in kızı Hümma hatunla evlenmesi
M.S 1440 = İsfendiyar Bey'in ölümü
M.S 1440 = T. İbrahim'in Candaroğlu Bey'i oluşu
M.S 1443 = T. İbrahim'in ölümü
M.S 1443 = K. İsmail'in Candaroğulları Bey'i oluşu
M.S 1459 = K İsmail'in Kastamonu'dan Sinop'a kaçması
M.S 1459 = Fatih Sultan Mehmet'in Kastamonu'ya gelişi
M.S 1459 = Kızıl Ahmet Bey'in Candaroğulları Bey'i oluşu
M.S 1461 = Candaroğulları Beyliği'nin kaldırılması ve topraklarının Osmanlı Devletine Katılması
M.S 1461 = Sancak olan Kastamonu'ya Sinop, Ayancık, Boyabat, Gerze, Durağan kadılıklarının bağlanması
M.S 1844 = Sinop'un Kastamonu'ya bağlı sancak oluşu
M.S 1853 = Rus donanmasının Osmanlı donanmasını Sinop'ta yakması
M.S 1919 = Atatürk'ün Samsun'a geçerken Sinop limanına uğraması
M.S 1920 = Sinop'un bağımsız sancak oluşu
M.S 1928 = 15 Eylül 1928 tarihinde Atatürk'ün ilk alfabe dersini Sinop'ta vermesi
1 Şubat 2011 Salı
Sinop İsmi Nereden Geliyor? Hakkında
Sinop adının ilk kez nereden türediği ve son biçimini nasıl aldığı üzerinde çok şeyler söylenmiş, değişik görüşler ileri sürülmüştür. Bu söylenti ve yazılı yorumlar zamanla çoğalmış, bir kaç harf değişikliliği ile birbirine benzer sözcükler ortaya çıkmıştır.
Bu adlar kitaplara, dergilere ve gazetelere geçmiş, halk dilinde de konuşulduğuna göre buraya alacağız. Şimdi bunların bazılarını sıralayalım :
1. Sinope Irmak Tanrısı Osopos'un güzeller güzeli kızıymış. Rivayete göre mutlu bir hayatı varmış. Bir gün tanrılar tanrısı Zeus kendisini görmüş ve o anda aşık oluvermiş. Zeus bu, gönlünü kaptırdığını elde etmek için yapmadığı üç kağıtçılık yokmuş. Ama Sinope, Zeus'un bile başını döndürecek güzellikteymiş. Eli ayağı, dili dudağı dolaşmış tanrılar tanrısının, Sinope'ye aşkına karşılık her istediğini yapacağını söylemiş, Korku içindeki genç kız, kendisine dokunmamasını, kız oğlan kız almak istediğini söylemiş heybetli Zeus'a tanrılar tanrısı sözüne sadık kalmış ve Sinope'yi alıp ev sevdiği yerlerden olan Karadeniz'in cennete benzeyen yemyeşil kıyılarına bırakmış. (Bugün kü Sinop ili)
2. Sinop'un ilk kez Hititçe Sinova adı ile anıldığı Hitit kaynaklarından öğreniyoruz.
3. Prof.Yusuf Kemal Tengirşenk'in eşi Nazlı Tengirşenk, Sinop Halk evi yayınlarından Dıranaz dergisinde '' Amerikan Journal of Phylology '' adlı, Davitd M. Robinson'ın yapıtından çevirilerinde, Sinop adının Asurluların ay ilahı olan ''Sin'' den geldiğini bildirmektedir.
4. Bazı kaynaklar Sinop adının ilk söyleyişinin sinavur olarak ileri sürmektedir.
5. M.Ö 200 yıllarında yaşayan Skymnos, şiirlerinde Sinop adının Sinope adlı bir amazon kraliçesinin adından geldiğini dile getirir.
6. Suyun göğsü anlamında Farsça (Sine-i ab) dan Sınap şekline çevrilmiş ve böyle konuşulmuş deniyor.
Yukarıda belirtilen yazılı ya da sözlü görüşlere bakılırsa Sinop adında başta (S) harfi ortaktır. İkinci sırada ortak harf (I) seslidir. Yalnız birinde (E) seslisi vardır. Üçüncü harf (N) yine hepsinde ortaktır. Diyebiliriz ki; öteden beri Sinop adın da bu (S=I=N) harfleri bugünkü şekli ile yerlerini korumaktadır. Hemen hepsinde (S=I=N) harflerinin sonunda çeşitli ekler görüyoruz.
29 Ocak 2011 Cumartesi
28 Ocak 2011 Cuma
Türkeli Köyleri, Türkeli Yerleşimleri
Sinop Türkeli Köyleri
Akçabuk Karabey
Alagöz Kayabaşı
Ayaz Kuşcular
Çatakgeriş Kuzköy
Çatakgüney Oymayaka
Çatalkörencik Sarmaşık
Direkli Satköy
Düzköy Sazkışla
Düzler Taçahmet
Gaziler Tavaca
Gencek Taşgüney
Gökçealan Turhan
Gündoğdu Yapraklı
Hacıköy Yazıcı
Hamamlı Yeşilboğa
Işıklı Yusuflu
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)