11 Aralık 2010 Cumartesi

Durağan'ın Turistik Mekanları, Turistik Yerleri

                                             Durağan Turistik Yerleri

İlçenin yerleşim alanı tarih olarak çok eski tarihlere dayalı olduğundan ilçe adını aldığı DURAKHAN Vakıflar Genel Müdürlüğünce yapı ve mimari estetiği bozulmadan restore edilmiş ve ilçe halkının hizmetine sunulmuştur. 


Ayrıca bu hanın yanında tarihi en az han kadar eski olan ve iç mimarisi ağaç el oyma sanatı ile süslenen İsmail Bey Camii, Anıtlar Yüksek Kurulunca tescil ettirilen Anbar Kaya ve Terelek Kaya Mezarlarında turizm açısından görülmeye değer tarihi sanat eserlerindendir. 


Mesire yeri olarak ilçe belediyesince yaptırılan Akkır ve Akbel çayı mevkinde mesire yerleri, yeşil yurt mahallesi ada dağı eteğinde yaptırılan mesire yeri, Kaymakamlık Makamınca yaptırılan Boyalıca Köyü Doğasuyu mevki mesire yeri, ilçe halkının hayırsever bir vatandaşımız tarafından yine buzluk ormanı geyikardıç mevkinde yaptırılan mesire yerinde ilçe halkı ve ilçemize dışardan gelen misafirlerce piknik yapılmakta, bu mesire yerlerinin yolları düzgün olduğundan ulaşım problemleri yaşanmamaktadır. 


Tarihi ve Turistik Yerleri


Durağan tarihi itibariyle çok eskilere dayanmaktadır. Danişmentliler'in Kızılırmak'ı aşıp Kastamonu'yu almalarından sonra Durağan Kastamonu yolu büyük bir önem kazanmıştır. Pervaneoğulları ve Candaroğulları zamanında ise bu yol çevresinde bir iskan faaliyeti başlatılmıştır. İlk yerleşim merkezi bugünkü Durağan İlçemizin 5km. Kuzeyinde Sakızören denilen mevkide kurulmuştur. Ancak zamanla yerleşim yerinde çıkan su halkın ihtiyacını karşılayamamıştır. Halk burasını terk ederek Gökırmak vadisine yerleşmiş bu faaliyetler Pervaneoğulları zamanında hızlanmıştır. İşte bu zamanla günümüzden 728 yıl önce Muinüd-din Süleyman Pervane tarafından miladi 1265 yılında Durağan'da bir Kervansaray yapılmıştır. Pervane Süleyman'ın yaptırmış olduğu bu Kervansaray bütün ilgisizliklere rağmen harabe görünümündeyken 1989 yılında başlatılan ve 1992 yılında tamamlanan aslına uygun restorasyon çalışmaları ile bugünkü durumuna getirilmiştir. Bu restorasyonun  yapılmasında İlçemizin yetiştirdiği önemli şahsiyetlerden Vakıflar Genel Müdür Yardımcısı Sayın İsmail GÖKMEN'in önemli gayretleri olmuştur.


Durağan Kervansarayı yapısı itibarı ile incelediğimizde şunları söyleyebilir. Kervansarayın duvarları o zamanki inşaata uygun olarak moloz, taş, kireç ve harçla yapılmıştır. Ortasından 22.5 x 14 metre ölçüsünde bir avlu vardır. Bu avlunun etrafında 13 oda sıralanmıştır.


Kervansarayın ön cephesinde durup giriş kapısına baktığımızda bu yapının gerçek bir Türk Mimarisine uygun bir sanat örneği olduğunu görürüz. Hiçbir tutucu malzeme kullanılmadan kapının üst kemerinin günümüze kadar gelmesi, Türk mimarinin kurmuş olduğu geometrik dengeyi simgeler. Kapıdan iç avluya geçtiğimizde sağ ve sol taraf da olmak üzere diğer odalardan farklı iki oda görülür. Bu iki odanın kullanış amaçları diğerlerinden farklı olduğu anlaşılır. 


Bu bölümdeki odalar incelendiğinde inşaata kullanılan tuğlaların bir kuşak vazifesi gördüğü ve duvarların kalınlığı dikkat çekmektedir. Odalarda gerekli aydınlatma ve havalandırma sağlatmak için birer mazgal deliği açılmıştır. Odaların tavanlarının beşik örtüsü şeklinde oluşu ise ses dağılımı üzerinde etkilidir. Bu haliyle kervansarayın birinci bölümündeki odalar konaklamak için uğrayan yolların dinlenmeye yeri olarak kullanılmıştır. Kervansarayın bu bölümün yatakhane olarak değerlendirildiği de düşünülebilir. 


Bundan sonra II. bölüm dediğimiz ve girişe göre Kervansarayın sağında yer alan kısmına geçilir. Bekir Başoğlu `` Boyabat Tarihi`` isimli eserinde bu kısım ibadethane olarak değerlendirilmektedir. Bu bizce de gerçeğe en yakın olan değerlendirilmektedir. Durağan halkından yaşlı kimselerin vermiş oldukları bilgilerde bunu doğrulamaktadır. Durağan Kervansarayı zamanın en modern tesislerinden biri olarak yapılmıştır. Dinlenme salonu, yatakhane bölümü,  aşevi, mescit ve hamamı ile bir bütün olarak olarak yapılan Kervansarayın yukarıda sözünü ettiğimiz ibadethane bölümünden sonra hamam bulunmaktadır. Bu ise Türk Milletinin temizliğe verdiği önemi göstermektedir. Gerçekte günümüzde bile Türk Milletinin tarih hamamları avrupalı turistlerin çok ilgisini çekmektedir.


Kervansarayın hamamından geriye İsmail Bey Cami'nin doğusunda Camiye 5 metre mesafede sadece bir duvar kalmıştır. Hamamda mescide açılan bir kapının da bulunduğu bilinmektedir.


Kervansarayın girişinde bir kitabe vardır. Ancak bu kitabe zamanla düşmüştür. Kaybolmaması için İsmail Bey Cami'nin giriş kapısı üzerine yerleştirilmiştir. Böylece korumaya alınmıştır. 1989 yılında başlanan restorasyon çalışmaları sırasında hitabe buradan alınarak asıl yeri olan Kervansarayın kapısına aslına uygun olarak yerleştirilmiştir.


Terelek Kaya Mezarı


Durağan Köklen köyü Kemerbahçe Mahallesi sınırları içinde bulunmaktadır. Terelek kaya mezarının ilk defa 1944 yılında Ahmet GÖKOĞLU adında bir araştırmacı görüp incelemiştir. Terelek kaya mezarı çok yüksek bir yerde olup, bulunduğu Gökırmak vadisinde hakim durumdadır. Mezarın ön cephesi 3 sütundan oluşmaktadır. Her sütun yükseldikçe incelenmektedir. Mezarın ön cephesindeki sütunların üzerinde kabartma kompozisyonları vardır. Bir insanlar aslanın mücadelesini konu alan resmin sol yanında boynuzlar arasında bir insan başı görülmektedir.
Terelek Kaya Mezarının girişi kare şeklindeki kapıdan oluşmaktadır. Duvar ve tabanları dardır. Solda ve arkada iki ölü sediri yapılmıştır. Sedirler birleşik olup yükseklikleri 30cm dir. Bazı kaynaklarda bu yapının hititlere, bazı kaynaklarda ise Paflogonyalılara ait olduğu belirtilmektedir. Terelek kaya mezarının M.Ö 7. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.


Ambarkaya Mezarı


Durağan-Vezirköprü karayolu üzerinde Karadeğin Köyü yakınında olup ilçe merkezine 5km uzaklıktadır. Mezar odasının kapısı dikdörtgen şeklindedir. Mezara girildikten sonra sağ tarafta bir ölü sediri görülür. Mezarın duvarları dik olup, tabanı kubbe şeklindedir. İşleme ve Yontma usulü bakımından çevredeki diğer kaya mezarlarına çok benzemektedir. M.Ö 6. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Mezar hakkında yeterli bilimsel bir ipucunun bulunmaması bu konudaki bilgilerimizi sınırlı tutmaktadır.


İsmail Bey Cami


Kasabanın en büyük ve en eski camidir. Osman oğulları zamanında yapılmıştır. Durağan Kervansarayının hemen altındadır. Cami'nin kitabesinden elde edilen bilgilere göre 1283 hicri, 1867 miladi yılında yapılmıştır. 
1943 yılında depremden zarar görmüş ve adı İsmail olan bu usta tarafından onarılmıştır. Bu tarihten sonra cami, İsmail Bey Cami diye anılmaya başlanmıştır.


Kervansarayın kitabesinde bu onarım esnasında cami'nin giriş kapısı üzerine yerleştirilmiş ancak, 1989 yılında Kervansarayın restore çalışmaları sonucu kitabe buradan alınarak Kervansarayın kapısına yani orijinal yerine konulmuştur. Caminin kapısı, minberi ve kürsüsü ağaç kabartma ve oyma tekniği ile yapılmıştır. Çok süslüdür. Camiye daha sonra son cemaat yeri ilave edilmiş ve çatı ile önceden ahşap olan minare yıkılıp, beton arma olarak yeniden yapılmıştır. 


Kalfet Cami


Buzluk mevkinde bulunan Kalfet Camisinin yapılış tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Çevresindeki köylerin toplanıp Cuma namazı kılmaları için inşa edilmiştir. Çevrenin en eski yumru ağaçtan yapılmış camisidir. İbadete kapalı olup harabe halindedir. 


Yağbasan Türbesi


Candaroğulları zamanında 1395 tarihinde yapılmıştır. Yağbasan Köyü alan mahallesindedir. Dört köşe bir temel üzerinde kurulan türbesinin tavanı kubbe biçimindedir. İnşaatında taş, kireç ve kum kullanılmıştır. Türbenin doğuya açılan dar bir kapısı vardır. Eski görünüşe sahip olmayan türbenin, kubbe  bölümünün bir kısmı yıkılmış olup, içinde bir mezar bulunmaktadır. Türbede iki tane kitabe vardır. Bu kitabelerde dört kişinin adı geçmektedir. Bunlardan birincisi Süleyman Bey, İkincisi Emir'ül Kebir adını alan Hasan Bey diğer ikisi de Hasan Bey'in kardeşleri Polat ve Kutluşah Beylerdir. Türbenin 1 km batısında sarı Saltuk Bey, 3km batısın da Polat Bey'in mezarı bulunmaktadır. Bu mezarlarda kitabeye rastlanmamıştır. Ayrıca yeşil kent, Yeşilyurt, Hacı Mahmutlu ve Sofular Kışla mahallesinde türbeleri mevcuttur.


Buzluk Mağarası


İlçenin 10 km kuzeyinde ve dağlık bölgededir. Burada Orman İşletme Müdürlüğünün binaları bulunmaktadır. Buzluk mağarası dağında kayalık bir mevkide tabi olarak ``karstik erimeler`` sonucunda oluşmuştur. 
Mağara yer altında olduğu için çok karanlıktır.  Mağarada müthiş bir hava akımı bulunmaktadır. Bu nedenle mağaraya ancak el feneri ile inmek mümkündür. Mağaranın derinliğine bir müttet indikten sonra odaya benzer yerler mevcuttur. Buralarda tabi halde bulunmuş buzlar bulunur. Yaz ayların da hava akımı fazla olduğu için bur oranı da buna bağlı olarak artar. Buz dolapları bölgede kullanılmaz iken buradan buz çıkartılarak yaz aylarında içme sularını soğutmaya kullanılırdı. 1960'lı yıllarına kadar çıkarılan buzlar ilçe merkezine getirilir ve pazarlarda satılırdı.
Bugün, burası ve çevresi ile birlikte düzenlendiğinde turistik bir yer olabilecek özelliğe sahiptir. Yazın sürekli gidilen bir mesire yeri durumundadır. Soğuk, sertlik derecesi normal, çok iyi içilebilen bir suyu ve çok temiz havası vardır. 


Mesire Yerleri


Altınkaya baraj gölü çevresi mavi ile yeşilin iç içe yaşadığı güzel bir mesire yeridir. Buzluk ormanı, Gömlek ormanı, Yassıalan'da doğa suyu geyirardıcı, Durağan Göleti ve Yukarıkaracaören Göleti diğer önemli mesire yerleridir. Buralarda mesire ve dinlenme tesisilerinin yakın gelecekte kurulması bölge halkını mutlu edecektir.





0 yorum:

Yorum Gönder